1893 Harbinden sonra Azerbeycandan hicret eden dedemin mürşidi Seyyid Nigari k.s hazretlerinin Amasya ya yerleşmesinden sonra dedemler de Azerbeycan’dan gelerek Tokatın Zile ilçesin de iskan edilmişlerdir. Bu fakir 1955 yılının pancar teklemesin de dünya alemine gelmişim.
İlk – orta tahsilimi Zile’de, lise tahsilimi de Turhalda tamamladıktan sonra Bursa Eğitim Fakültesi Edebiyat bölümünden mezun oldum.
Aileden hem dergah hem de tarikat edebini almış birisiyim, ehlibeyit sevgisi çok yoğun olarak ailemde bulunmaktadır. Lise döneminde şehrimizde bulunan eskici Süleyman dede'ye gider sohbet ve zikirlerine katılırdım. Süleyman dede (Muhammed Mürteza Geylani ks.) ders almış 75 yaşlarında hoş bir zattı. Hakka yürüdükten sonra postacı Ömer efendi'nin evinde yapılan kadiri zikirlerine giderdim.(evradı kadiriyeyi okur zikirler yapardık)
O yıllarda Eşrefzade Rumi hz.’nin kitabı olan ‘müzekkin nufus’ isimli eserini okumuş çok etkilenmiştim.Pazartesi-Perşembe günleri oruç tutar,işrak, evvabin namazlarını kılardım.Kitabın etkisiyle Allaha dualarımda kamil bir mürşidle tanışıp intisap etmeyi arzu ediyordum.O yıllar Adıyaman da Bir zata giden arkadaşlar bana da gitmemi isteseler de fakir gönlüm hiç istemiyordu.
İnşallah kadiri meşrep bir mürşit istiyordum ki o sene “Bursa da yüksek okulu kazanmıştım.
Bir yıl sonra yıldırımda oturduğum evde bir rüya görmüştüm”YEŞİL SARIKLI NUR YÜZLÜ” bir adam bana kalk Peygambere(s.a.v) elini öpmeğe götüreceğim seni demesiyle
İçime düşen aşk ateşi ile iki yıl o rüyamda gördüğüm zatı aradım sordum durdum.
Bir arkadaşın aşıklarda Canip efendi isminde kadiri şeyhi varmış gidip elini öpelim demesiyle
İçimde bambaşka bir halin olduğunu hissedip ertesi güne emirsultan camiinde öğle namazında buluşup gitmeğe karar verdikse de arkadaş o gün ikindiye kadar bekledim gelmedi.
Meğer o arkadaş siyasi kaçak olduğundan yurt dışına kaçmış.Aylar sonra bir başka arkadaşın annesi Canip efendiye sohbete gittiğini bana anlatınca aynı hali bir daha yaşadım benide götürmesini rica ettim ertesi hafta cumartesi günü dergaha giderken yarı yolda hatırlayıp geri dönerek bana geldi “Canip efendiye gidiyorum annemi almağa” gelirmisin değince içimi bambaşka bir duygu kapladı.Uludağ yolunda aşıklar tepesinde şehirden uzak ormanın eteğinde yamaçta bir yer.
Arkadaş bir çuval dolusu elmayı sırtıma yükledi efendinin keçisine götürdüm.Bahçe kapısında
Eski bir çıngırak ötmesi ile kapıyı açıp yukarıya heyecanla geldim.Çardakta biraz soluklandıktan sonra,kapıyı açıp dergaha girdiğim de yıllar önce rüyamda gördüğüm o zat
‘YEŞİL SARIKLI NUR YÜZLÜ ADAM’ mı görünce her terafımı hiç bilmediğim bir
hal aldı hemen olduğum yere kapının kenarına çöküverdim, ne kadar süre geçti bilemiyorum, kendimi biraz toparladığım da çok utandım.
Canip efendi rüyamda gördüğüm kıyafetle keçe külah üstüne yeşil sarıklı, haydariye giymiş sobaya çalı kırıp atıyor içerisi biraz dumanlı o kalbime işleyen dağudü sesiyle hoş geldin dedi ve aradığımı yıllar sonra bulmuştum “Allaha hamd olsun.Ertesi günü
Dergaha gelip efendiye intisap etmek isteğimi söyledim o günden beri fakir kadiri bahçesinin gülünü kokluyor, elhamdülillah…
1975 yılın da manevi alemde, 1980 de ise maddi alemde bendesi olduğum Ahmed Canib efendi’nin kapısının kelbi olan bu fakire dualarınızı niyaz ederim.
1990 da Canib efendi , manevi kızıyla bu fakirin nikahını kıydı. bu izdivaçtan Ahmed Canib ve Ahsen isimli iki çocuk babasıyım. Mevlam çocuklarımın da bu yolda hizmetlerini daim etsin…
Kadiri Dergahı hizmetkarı fakir Hacı Nevzat DÜZEN…
İletişim Adresim : nevzatduzen@hotmail.com - nevzat@canibim.com
YEŞİL SARIKLI NUR YÜZLÜ ADAM
Dergahtan içeri girdiğim zaman,
Karşımda yeşil sarıklı, nur yüzlü adam.
Tanıdım ben seni rüyalarımdan,
Gönlümün ateşini yakan bu adam.
Manalı manalı yüzüme baktı,
Hoş geldin dedi, sobayı yaktı.
Vücudum yanıyor, baştan aşağı,
Yeşil sarıklı, nur yüzlü adam.
Yılların hasreti böylece bitti,
Kapına köle olmaya geldim.
Derdime tabip bulmaya geldim,
Yeşil sarıklı, nur yüzlü adam,
Kabul eyle senin köpeğin olam