İMAM CAFER KARDEŞLİK HUKUKU
Canibim.Com

İMAM CAFER KARDEŞLİK HUKUKU - Canibim.Com

İmam Cafer kardeşlik hukukunu anlatıyor -1

 

Allah’tan sakının ve Allah için birbirinizi seven iyi kardeşler olun. İlişkilerinizi sürdürün. Birbirinize acıyın, merhamet edin. Ziyaretleşin, buluşun, bizim meselelerimizi anarak canlı tutun

 

Şuayb el-Akerkufî rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın ashabına şöyle dediğini duydum:

"Allah'tan sakının ve Allah için birbirinizi seven iyi kardeşler olun. İlişkilerinizi sürdürün. Birbirinize acıyın, merhamet edin. Ziyaretleşin, buluşun, bizim meselelerimizi anarak canlı tutun."

 

Ebu'l Mağra rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Müslüman, Müslümanın kardeşidir; ona zulmetmez, onu yüz üstü bırakmaz, ona hainlik etmez. Müslümanların birbirleriyle ilişki kurmak için çalışmaları, karşılıklı duygusal bağ kurmak için yardımlaşmaları, ihtiyaç sahiplerinin eksikliklerini giderme çabası içinde olmaları ve birbirlerine karşı şefkat beslemeleri bir zorunluluktur.

 

O zaman, Allah Azze ve Celle'nin "Birbirlerine karşı merhametlidirler"   ayetinde işaret edildiği gibi olursunuz. Karşılıklı olarak birbirinize merhamet edersiniz, kimi ihtiyaçlarını giderme imkanına sahip olmadığınız için üzülürsünüz. Tıpkı Resulûllah (sallalahu aleyhi ve alihi) zamanında Ensar toplumunda olduğu gibi."

 
 
Kardeşleri ziyaret etme

Hayseme rivayet eder: "Veda etmek için Ebu Câfer (a.s.)'ın yanına gittim.

Buyurdu ki: "Ey Heyseme! Bizi veli edinenlerden gördüklerine selam söyle. Onlara Azim (çok yüce) Allah'tan sakınmayı tavsiye et. Zenginleri fakirlerini, güçlüler zayıflarını gözetsin.

 

Sağ olanları ölenlerinin cenazelerine katılsın. Evlerinde buluşsunlar. Çünkü onların buluşması bizim (Ehli-Beyt) davamızın canlanmasına aracı olur. Allah, bizim davamızı canlandıran kula rahmet etsin.

Ey Heyseme! Bizi, veli edinenlere ilet ki, onların amelleri olmadan bizim, Allah katında onlar için yapacak bir şeyimiz yok. Onlar günahlardan uzak durmadıkça, bizi veli edinme onuruna erişemezler. Kıyamet günü en şiddetli hasreti, başkalarına adaleti tavsiye edip kendisi ona aykırı hareket eden kimse çeker."

 
 
Ebu Gurre rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) rivayet eder:

"Kim kardeşinin hastalığında veya sağlığında Allah rızası için ziyaret ederse, bu ziyareti aldatma ya da bir karşılık bekleme amacına yönelik değilse, Allah onun için yetmiş bin melek görevlendirir ve bu melekler onun ensesinde şöyle seslenirler: Ne mutlu sana. Cennet sana mübarek olsun. Siz, Allah'ın ziyaretçilerisiniz, siz evi¬nize varıncaya kadar Rahman'ın konuklarısınız." 

 

Ali. b. Nehdi rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Kim Allah yolunda kardeşini Allah için ziyaret ederse, kıyamet günü nurdan kubati denilen bir çeşit giysi içinde böbürlenerek gelir. Yanından geçtiği her şeyi aydınlatır.

Nihayet Allah Azze ve Celle'nin huzurunda durur. Allah Azze ve Celle ona "Merhaba" der. Allah Azze ve Celle ona merhaba dediği anda, nimetlerini bahşetmiştir." 

 

Bekr b. Muhammed rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki: Müslüman kişi Müslüman kardeşini Allah için ziyaret ettiği anda Allah Azze ve Celle ona şöyle seslenir: Ey ziyaretçi! Ne mutlu sana, Cennet mübarek olsun sana." 

 

Ukbe rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Bir mü'mini Allah için ziyaret etmek on mü'min köleyi azat etmekten daha hayırlıdır. Kim, mü'min bir köleyi azat ederse, her bir organ bir organı ateşten korur. Hatta ayıp yerler de ayıp yerleri korurlar." 

 

Safvan el-Cemmal rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Üç mü'min, bir kardeşlerinin yanında bir araya geldikleri zaman, onun şerrinden emin olurlarsa, onun başlarına bir iş açmasından endişe etmezlerse, onun yanındakini umarlarsa, Allah'a dua ettiklerinde icabet eder, istediklerini de verir, daha fazla istediklerinde daha fazla verir. Sustuklarında kendiliğinden verir." 

 

es-Sekunî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Emir'ül-mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib) buyurdu ki: Kardeşlerin buluşması, sayıları az da olsa büyük bir ganimettir." 

Musafaha

Hişam b. Salim rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a, musafaha etmenin süresinin ne kadar olduğunu sordum.

Buyurdu ki: "Bir hurma ağacının etrafında dolaşmanın süresi kadardır." 

 

Rezin rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Müslümanlar, Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi) ile beraber bir savaşa gittiklerinde, ağaçlık bir yerden geçip düz ve ağaçsız bir yere ulaşınca, birbirlerine bakar ve musafaha ederlerdi." 

İshak b. Ammar rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın yanına gittim, yüzünü ekşiterek bana baktı.

Dedim ki: "Bana karşı sergilediğin bu değişik tavır nedir?"

Buyurdu ki: "Senin, kardeşlerine karşı tavrını değiştirmenden dolayı tavrımı değiştirdim. Duydum ki, ey İshak! Kapına bir kapıcı dikmişsin ve bu kapıcı Ehl-i Beyt'i sevenlerin fukaralarını senden geri çeviriyormuş."

 

Dedim ki: "Sana feda olayım, ben meşhur olmaktan korktum."

Buyurdu ki: "Beladan korkmadın mı? Bilmiyor musun ki, iki mü'min karşılaştıkları zaman, musafaha ederlerse Allah Azze ve Celle üzerlerine rahmet indirir.

Bu rahmetin yüzde doksan dokuzu, arkadaşını en çok seven kimseye aittir. Eğer birbirlerinin yanında dururlarsa rahmet bürür onları. Oturup konuşurlarsa, muhafaza melekleri birbirlerine şöyle derler: Bir kenara çekilelim belki de onların bir sırrı vardır. Allah onların üzerine bir perde çekmiştir."

 

Dedim ki: "Allah Azze ve Celle, 'İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetmeyen biri bulunmasın'   buyurmamış mıdır?"

Dedi ki: "Ey ishak! Eğer muhafaza melekleri duymuyorlarsa, sırları bilen Allah Azze ve Celle duyuyor, görüyor." 

Eymen b. Muhriz rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu: Re- sulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) biriyle musafaha ettiği zaman, kişi elini çekmeden o elini çekmezdi."

 

es-Sekunî rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu: Musafaha edin, zira o, öfkeyi yok eder." 

İbn Kaddah rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Nebi (sallallahu aleyhi ve alihi) Huzeyfe ile karşılaştı. Nebi elini uzattı fakat Huzeyfe elini çekti.

Nebi buyurdu ki: "Ey Huzeyfe! Ben, sana elimi uzatıyorum, sen elini Benden kaçırıyor musun?"

Huzeyfe dedi ki: "Senin elini tutmak isterim fakat ben cünübüm, ben cünüpken Senin elinin elime değmesini istemedim."

 

Nebi buyurdu ki: "Bilmiyor musun; iki Müslüman karşılaşıp musafaha ederlerse, ağaçtan yaprakların dökülmesi gibi günahları dökülür?" 

 

İshak b. Ammar rivayet eder: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Hiç kimse Allah Azze ve Celle'yi gereği gibi takdir edemez. Hiç kimse de O'nun Peygamberini de gereği gibi takdir edip tanıyamaz. Mü'min de gereği gibi takdir edilemez.

Çünkü mü'min, kardeşiyle karşılaşıp onunla musafaha eder, Allah Azze ve Celle ikisine dönüp bakar ve onlar birbirinden ayrılıncaya kadar yüzlerinden günahlar dökülmeye devam eder, tıpkı şiddetli bir rüzgâr estiği zaman ağaçtan yaprakların dökülmesi gibi

 

 

 

 

İmam Cafer kardeşlik hukukunu anlatıyor -2

Birbirinizi ziyaret edin. Zira ziyaretleşmeniz kalplerinizi ihyâ eder ve bizim hadislerimizin anılmasına vesile olur. Bizim sözlerimiz ise, sizi birbirinize karşı şefkatli kılar

 

İshak b. Ammar rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"İki mü'min kucaklaştıkları zaman onları rahmet bürür. Sırf Allah Azze ve Celle'nin rızasını isteyerek ve dünyevî hiçbir amaç gözetmeyerek bu kucaklaşmayı sürdürürlerse, onlara şöyle denir: "İkinizde bağışlandınız, artık hayata yeniden başlamış gibisiniz."

 

Sonra birbirlerine hal hatır sormaya başlayınca, melekler birbirlerine şöyle derler: "Onlardan uzaklaşın belki bir sırları vardır. Allah onların üzerine bir perde çekmiştir."

İshak der ki: "İmam'a dedim ki: Sana feda olayım. O esnada söyledikleri sözleri yazılmaz mı? Allah Azze ve Celle, 'İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen biri bulunmasın'   buyurmamış mıdır?"

Râvi der ki: "Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) derin bir âh çekti. Sonra ağladı. O kadar ki, gözyaşları sakallarını ıslattı.

 

Sonra şöyle dedi: "Ey İshak! Allah Tebâreke ve Teâlâ buluşan iki mü'minin yüceliğini vurgulamak için meleklere oradan ayrılmalarını emreder. Eğer melekler onların söylediklerini yazmıyorlarsa, ne dediklerini bilmiyorlarsa, gizli ve saklı her şeyi bilen Allah onların sırlarını da, daha gizlisini de biliyor." 

Kardeşleri anma

Ali b. Ebu Hamza rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini duydum:

"Bizim sevenlerimiz, birbirlerine karşı merhametlidirler. Baş başa kaldıkları zaman Allah'ı zikrederler. Bizim anılmamız, Allah'ın anılmasıdır. Biz anıldığımız zaman Allah anılmış olur. Bizim düşmanımız anıldığı zaman, şeytan anılmış olur." 

 

Yezid b. Abdulmelik rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Birbirinizi ziyaret edin. Zira ziyaretleşmeniz kalplerinizi ihyâ eder ve bizim hadislerimizin anılmasına vesile olur. Bizim sözlerimiz ise, sizi birbirinize karşı şefkatli kılar.

Eğer bizim sözlerimize göre hareket ederseniz, doğru yolu bulur ve kurtulursunuz. Eğer sözlerimizi terk ederseniz, sapıtır ve helak olursunuz. Siz, bizim hadislerimiz doğrultusunda amel edin, ben de sizin kurtuluşunuzu garanti ederim."

 
 
Abbad b. Kesir rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'a dedim ki: "Bir hikayeciye uğradım. Diyordu ki: Bu öyle bir meclistir ki, burada oturan mutsuz olmaz."

 

Bunun üzerine Ebu Abdullah şöyle buyurdu: "Heyhat, heyhat! Yanılmışlar ve bir bataklığa dalmışlar. Hiç şüphesiz Allah'ın Kiramen Kâtibin dışında gezgin melekleri vardır.

Bunlar, Muhammed (sallallahu aleyhi ve alihi)'yi ve Âl-i Muhammed (a.s.)'ı zikreden bir topluluğa uğradıklarında birbirlerine, 'durun!' derler, 'istediğinizi buldunuz.'

Sonra onlarla otururlar. Onlarla beraber bilgide derinleşirler. Kalktıkları zaman hastalarını ziyaret eder, ölülerinin cenaze merasimlerine katılır, ortalıkta gözükmeyenlerin halini hatırını sorarlar. İşte oturanın asla bedbaht olmadığı meclis budur." 

 

Müstevrid en-Nahaî, kendisine anlatan birine dayanarak rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Gökte bulunan meleklerin bazısı Âl-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve alihi)'nin faziletlerini zikreden bir, iki ve üç kişilik küçük grupları görürler.

Derler ki: "Şunları görüyor musunuz? Sayılarının azlığına ve düşmanlarının kalabalıklığına rağmen Âl-i Muhammed'in vasıflarını zikrediyorlar."

 

Diğer melek taifesi de onlara şu karşılığı verir: Bu Allah'ın lütfudur, onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir." 

Gıyas b. İbrahim rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Üç veya daha fazla Müslüman bir araya geldiği zaman, bir o kadar melek de orada hazır bulunur. Bu Müslümanlar hayır duada bulunurlarsa melekler "âmin" derler.

Eğer bir şerden Allah'a sığınırlarsa, melekler, bu şerri onlardan uzaklaştırması için Allah'a dua ederler. Bir ihtiyaçlarının karşılanmasını isterlerse, melekler, Allah katında şefaat ederek onların ihtiyaçlarını karşılamasını dilerler.



Üç inkârcı da bir araya gelirse, onların on misli şeytan da orada hazır bulunur. Konuşurlarsa, şeytanlar da onların konuştukları gibi konuşurlar. Gülerlerse, onlar da onlarla beraber gülerler.

Allah'ın dostları hakkında kötü bir ey söylerlerse, şeytanlar da onlarla beraber Allah'ın velileri hakkında kötü şeyler söylerler.

Mü'minlerden bir kimse onlarla beraber olma felaketine uğrarsa, onlar bu tür şeylere daldıkları zaman, derhal kalksın, şeytanın ortağı ve yâreni olmasın.

Zira, hiçbir şey Allah Azze ve Celle'nin gazabının önünde duramaz ve hiçbir şey Allah'ın lanetini geri çeviremez."



Sonra İmam şöyle buyurdu: "Eğer buna da gücü yetmiyorsa, kalbiyle mutlaka bundan rahatsız olsun ama bir koyunun veya bir devenin sağılması kadar dahi olsa kalkmalıdır

 

 

 

 


İmam Cafer kardeşlik hukukunu anlatıyor -3

Bir mü’mini sevindiren Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi)’yi sevindirmiş olur ve bu Allah’a da ulaşır. Bir mü’mini üzen de aynı şekilde Resulûllah’ı üzmüş olur ve bu Allah’a ulaşır

 

     

Mü'minleri sevindirme

Ali b. Ebu Ali, Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'dan o babasından, o da Ali b. Hüseyin (Zeynelabidin Aleyhisselam)'dan rivayet eder:
"Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) buyurdu ki: Allah Azze ve Celle'nin en sevdiği amel mü'minleri sevindirmektir."


 
İbn-i Sinan rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Bir mü'mini sevindiren Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi)'yi sevindirmiş olur ve bu Allah'a da ulaşır. Bir mü'mini üzen de aynı şekilde Resulûllah'ı üzmüş olur ve bu Allah'a ulaşır." 



Hişam b. Hakem rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Allah Azze ve Celle'nin en sevdiği amellerden birisi de, mü'mini sevindirmektir. Açlığını gidermek veya sıkıntısını ortadan kaldırmak yahut borcunu ödemektir." 



Mü'minin ihtiyacını karşılamak için çalışma

Muhammed b. Mervan rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Bir adamın, mü'min kardeşinin ihtiyacını karşılamak için yola çıkıp yürümesinden dolayı, ona on iyilik yazılır, on kötülüğü de silinir ve mertebesi de on derece yükseltilir."



Râvi der ki: "İmam'ın şöyle dediğini biliyorum: Bu yüzden kazanacağı sevap on köleyi azât etmenin sevabına denktir ve Mescid-i Haram'da bir ay itikâftan daha faziletlidir."
İbrahim b. Ömer el-Yemanî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Mü'min kardeşinin ihtiyacını gidermek için yola çıkan her mü'min için Allah Azze ve Celle, attığı her bir adıma karşılık bir iyilik yazar, bir kötülüğünü siler ve mertebesini bir derece yükseltir. Bunun da ötesinde, on iyilik daha artırılır ve on ihtiyacının karşılanması için şefaat olunur." 



Cemil b. Derrac rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık aleyhiselam) buyurdu ki:

"Kişinin kardeşine güvenmesi için, onun, kendi ihtiyacını ona açması yeterlidir." 

İbn-i Sinan rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu: Yaratılanlar Benim ailemdir. Onlardan Bana en sevimli olanı, onlara karşı en nazik ve onların ihtiyaçlarını en çok karşılamaya koşanıdır." 



Mü'minin sıkıntısını giderme

es-Sekunî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) şöyle buyurmuştur: Kim bir mü'mine yardım ederse, Allah Azze ve Celle yetmiş üç sıkıntısını giderir. Birini dünyada, yetmiş ikisini de ahiretteki büyük sıkıntılarına ayırır."



Buyurdu ki: "Bütün insanların kendi derdine düştüğü o günde..." 

Mes'ma Ebu Seyyar rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini duydum:

"Kim bir mü'minin sıkıntısını giderirse, Allah da onun ahiret(teki) sıkıntısını giderir. O kimse kabirden mutlu ve huzurlu olarak çıkar.

Kim onu (aç bir mü'mini) doyurursa, Allah Azze ve Celle onu cennet meyveleriyle doyurur. Kim ona (susuz mü'mine) su içirirse, Allah ona cennetin, üzeri mühürlenmiş sularından içirir." 



Zerih el-Muharibî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini duydum:

"Hangi mü'min, zor durumdaki bir mü'minin sıkıntısını giderirse, Allah, onun dünya ve ahiretteki ihtiyaçlarını gidermesini kolaylaştırır.

Kim bir mü'minin açığa çıkmasından korktuğu bir ayıbını gizlerse, Allah onun dünya ve ahiret ayıplarından yetmiş tanesini gizler. Mü'min mü'mine yardım ettiği sürece, Allah, mü'mine yardım eder. Öğütlerden yararlanın ve hayra rağbet edin." 



Mü'mini yedirme

Ebu Bâsir rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Müslüman bir adamın karnını doyurmayı, bir ufuk dolusu insanın karnını doyurmaktan daha çok istiyorum."

Râvi der ki: "Ufuk nedir diye sordum."

Buyurdu ki: "Yüz bin veya daha fazla (kişiden ibarettir)." 

es-Sekunî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) şöyle buyurmuştur: Kim, gücü yetiyorken bir mü'mine bir içim su verirse, Allah, sunduğu her içim suya karşılık ona yetmiş bin iyilik yazar.

Şayet, suya ulaşmaya gücü yetmiyorken mü'mine su verirse, İsmail'in soyundan gelen on köleyi azat etmiş gibi olur." 



Ebu Şibl rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Bir mü'mini ziyaret etmeye denk bir amel olarak, bir mü'mine yemek yedirmekten başkasını bilmiyorum. Bir mü'mine yemek yedirene cennet taamından (yemeğinden) vermeyi Allah, üzerine almıştır." 

Mü'mini giydiren kimse

Cemil b. Derrac rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Kim, kardeşine kışlık veya yazlık bir elbise giydirirse, Allah'ın ona cennet giysisi giydirmesi, ölüm sekeratını (sarhoşluğunu) kolay bir şekilde geçmesini sağlaması, kabrini genişletmesi vacip olur.

Kabrinden çıktığı zaman da melekler onu müjde ile karşılarlar. İşte bu ayette buna işaret edilir: "Melekler kendilerini şöyle karşılarlar: İşte bu, size vaad edilmiş olan gününüzdür."  



Abdullah b. Câfer b. İbrahim rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Kim Müslümanların yoksullarından birini çıplakken giydirirse, veya onun gıdasını temin etmesi için bir yardımda bulunursa, Allah Azze ve Celle, ona yedi bin meleği vekil kılar. Bunlar Sûr'a üflendiği güne kadar onun işlediği her günah için bağışlanma dilerler." 



Abdullah b. Sinan rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle derdi:
"Kim çıplak bir mü'mini giydirirse, Allah ona cennetin ipek atlasından elbiseler giydirir. Kim varlıklı bir mü'mine bir elbise giydirirse, o elbiseden bir parça kaldığı sürece Allah'ın koruması altında olur." 

Mü'mine nazik davranma, ona ikramda bulunma

Sa'dan b. Müslim rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Kim mü'min kardeşinin yüzüne bulaşmış çerçöpü temizlerse, Allah Azze ve Celle, ona on iyilik yazar. Kim kardeşinin yüzüne gülümserse, ona bir iyilik vardır." 



Cemil b. Derrac rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Kim mü'min kardeşine "merhaba/hoş geldin" derse, Allah Teâlâ kıyamet gününe kadar ona merhaba yazar." 

Abdullah b. Câfer b. İbrahim rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) şöyle buyurmuştur: Kim, Müslüman kardeşine nazik bir söz söyleyerek ikramda bulunur, onun sıkıntısını giderirse, bu tavrını sürdürdükçe Allah'ın sınırsız gölgesi ve rahmeti altında olur." 



Mufaddal rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Bir mü'min, kardeşine armağan vermelidir."

Dedim ki: "Hangi armağanı vermelidir?"

Buyurdu ki: "Bir minder, bir yastık, bir yemek, bir giysi veya bir selam. Bunlardan birini armağan olarak verince, cennet, ödülünü sunmak için boynunu uzatır. Bu sırada Allah Azze ve Celle ona şöyle vahyeder: "Ben, senin yiyeceklerini, peygamber ya da pey¬gamberin vasisi hariç, dünya ehline haram kıldım."



İshak b. Ammar rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Ey İshak! Elinden geldiğince dostlarına iyilik et. Çünkü mü'min, bir mü'mine iyilik ettiğinde, ona yardımda bulunduğunda İblis'in yüzünü tırmalamış, kalbini yaralamış olur." 

Mü'mine nasihat etme

İsa b. Ebu Mansur rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Mü'minin, mü'mine nasihat etmesi, onun için hayır istemesi vaciptir."

Muaviye b. Vehb rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Mü'min, hem yanında, hem de gıyabında mü'mine nasihat etmekle yükümlüdür." 

es-Sekunî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:

"Resulûllah (sallallahu aleyhi ve alihi) buyurdu ki: Kıyamet günü Allah katında menzili (derecesi) en yüksek olan kişi, Allah'ın kullarına nasihat etmek için Allah'ın arzında en çok yol yürüyen kimsedir." 

Not:Prof.Haydar Başın kitabından.




Tüm YAZILI SOHBETLER