ALLAH DOSTLARININ MERTEBESİ VE İLMİ
Canibim.Com

ALLAH DOSTLARININ MERTEBESİ VE İLMİ - Canibim.Com

Allah dostunun mertebesi ve ilmi

Allah’a giden yol bir çok zorluk ve mesekkatlerle doludur. Ancak netîcesi aydinliktir. Kul ile Allah arasindaki perde kaldirildiginda kul manevî ilhamlar almaya baslar, nerdeyse levh-i mahfuzdaki rumuzlari okuyacak hale gelir, çok ince manalara muttali olur, akla hayale gelmeyen manevî zevkler duyar. Sonra kul kalbi ile birlikte olur. Daha sonra da kalbini asarak kendisinine o kalbi bahseden Yüce Mevlâ ile birlikte olur. Çünkü O, insan ile kalbi arasina girer (Enfâl, 8-24).

Kul mâsivâyi terkedince lisâni açılır. Buna ragmen gerek zâhirî, gerekse bâtinî amelleri yapmaktan geri durmaz. Bu halin sonunda Allah dostu oyle bir mertebeye yükselir ki, orada hiçbir hareket ve kelâm yoktur, ondan ancak bir fisilti duyulabilir. Bu hal hissin disinda bir olaydir. Iste burada Allah dostu safânin safâsina, vefânin vefâsina erer, sonra da ihlâs için ihlâsi seçer. Daha sonra Allah’a oyle yaklasir ki, O’nunla birlikte olur. Ancak, O’nunla birlikte olmanin da âdâbi vardir. Bunu da yalniz ârifler bilir.

IArif olan kimse irfan makaminda kemâle erince, Allah kendisini vasitasiz ilme vâris kilar, manevî sayfalarda yazili bulunan ilimleri ogrenir, onlarin rumuzlarini anlar, hazinelerini bilir, tilsimlarini çozer, ismini ve resmini gorür ve Allah kendisini noktalarda gizli olan ilimlere bile muttali kilar. Eger insanlar inkâr etmeyecek olsalardi, akillara hayranlik veren bu hususlari açiklarlardi.

Onlar ibârelerin isâretlerini anlar ve yabanci dilleri bilirler.

Yine onlar harflerin, üstün, otre ve esrenin, hattâ harekenin bile manalarini bilirler.

Ancak bu ilimlere sadece ârifler muttali olabilirler. Onlar agacin yapraklarinda, su, hava, kara, deniz ve semâda, hatta insanlarin ve cinlerin alinlarinda yazili bulunan hususlari bilirler. Yine onlar üstün üstünde ve altin altinda harfsiz olarak yazili olanlara vâkiftirlar.

Bunlara sasilmamalidir. Içünkü, hikmet sahibi bir insanin, ilmini Hakîm ve Alîm olan Allah’tan almasinda sasilacak bir durum yoktur. Zira, ledünnî sirlarin bazi kisimlari Mûsâ ve Hizir kissasinda ortaya çikmistir.

Allah doslarindan oyleleri vardir ki konusmaz ve sorulana cevap vermezler. Gerektiginde ise lisân-i hâl ile konusurlar. Onlarin susmasinda derin sirlar saklidir.

Allah'in insanlara ihsani çesit çesittir. Bundan dolayi Allah dostlari su kisimlara ayrilirlar: IArifler, Allah’i sevenler (muhibbler), Allah'in sevgisi ile dopdolu olanlar ki bunlara mesgûf denir, daima zikredenler ve ettirenler, ibret alan ve ibret alinmasina vesîle olanlar, daima hakîkati soyleyenler, susarak lisân-i hâl ile konusanlar, manevî âleme dalip gidenler, nâfile oruca devam edenler veya aralikli olarak nâfile oruç tutanlar, nâfile namaza devam edenler veya aralikli olarak nâfile namaz kilanlar, âsik olanlar, gecenin yalniz bir kisminda uyuyanlar, kendilerini her türlü serre karsi koruyanlar, Allah’a vâsil olanlar, devamli Allah'in huzurunda bulundugunun suurunda olanlar, Allah korkusundan dehsete düsüp zayiflayanlar, tebessümü âdet edinenler, bazen kabz hali içinde bulunanlar, imtihana tabi tutulanlar, vecd içinde olanlar, cezbeye gelip bagiran ve aglayanlar, cemiyet içerisine katilan ve katilmayanlar. Yine onlardan oyleleri vardir ki, hakîkat derecesine yükselip içinde bulundugu hal kendisine galip geldiginde, elbiselerini yirtarlar.

Bunlarin halleri kinanmamali, çünkü Allah bazilarindan dolayi bazilarina rahmet yagdirir.

! Allah'a yakin olma (kurbiyet) makamina ulasip, sonra da Allah'in kullarini o makama davet edenlere müjdeler olsun.! Siz, Allah'in izni ile, insanlari Allah'a çagiran kimseler olun.

Müridin en büyük sermayesi muhabbet ve teslimiyet gostermek, inat ve muhalefeti terk etmek, seyhinin irâde ve emrine boyun egmektir. Mürid muhabbet ve teslimiyetini artirdikça, her gün belli bir mesafe kateder.

Su da unutulmamalidir ki, bu yolda  ve engeller çoktur. Bunlar aşılmazsa Allah’tan gelecek yardim kesilir, kul Allah’a ulaşamaz.

Tüm TASAVVUF SÖZLÜĞÜ